ANASAYFA

FORUM

HABERLER

ZİYARETCİLER

SORULARINIZ

KİTAP

EFENDİMİZ

NAMAZ

HİKMETLİ KİTAP

FİLİMLER


   
  Tevhid Nesli geliyor....
  13 .İNSANI İNSAN YAPAN ÖZELLİKLER
 

13 .İNSANI İNSAN YAPAN ÖZELLİKLER

 (KALP - İŞİTME – GÖRME)

 

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

الَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَأَ خَلْقَ الْإِنسَانِ مِن طِينٍ {7} ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِن سُلَالَةٍ مِّن مَّاء مَّهِينٍ {8} ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ

 

7-“Yarattığı her şeyi güzel yaratan odur. İnsanı yaratmaya sulanmış topraktan (tîn) başlamıştır.

8- Sonra onun soyunu süzülmüş bir özden, dayanıksız bir sudan yaratmıştır.

9-Sonra onu düzenli bir şekle sokmuş ve içine ruhundan üflemiştir. Sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etmiştir. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Secde 32/7-9)

İnsan genellikle, düşünen veya konuşan canlı diye tarif edilir. Buna bağlı olarak akıl, insan ile hayvanı ayıran en önemli varlık sayılır. Halbuki Kur’ân’da kuşların ve karıncaların konuşmalarına ve akıllarını kullanarak yaptıkları değerlendirmelere yer verilir. Yukarıdaki âyetler, insanı diğer canlılardan ayıran temel farkın, kulaklar, gözler ve gönüllerde aranması gerektiğini bildirir. Karıncalar ve kuşlarla ilgili âyetler şunlardır:

“Süleyman için cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular toplandı. Düzenli bir halde idiler.

Karınca deresine kadar geldiler. Bir karınca şöyle dedi: “Karıncalar, yuvalarınıza girin! Süleyman ve askerleri sakın sizi ezmesin!  Onlar farkına varmazlar.”

“Süleyman dişleri gözükecek şekilde gülümsedi. “Rabbim!” dedi. “Beni bana bırakma ki ettiğin iyiliğin kıymetini bileyim. Anama, babama ettiklerinin de. Senin isteğine uygun iş yapayım. Beni, ikramınla, iyi kulların arasına kat.”

Süleyman kuşlar ordusunu teftiş etti. Sonra şöyle dedi: Ne oldu, neden Hüdhüd’ü (çavuş kuşunu) göremiyorum. Yoksa kayıplara mı karıştı?

Ne olursa olsun ona ağır bir ceza vereceğim, ya da onu keseceğim. Bana apaçık bir kanıt getirirse başka!”

Fazla beklemedi. (Hüdhüd çıka geldi.) Dedi ki;  “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sana Seba’dan doğru bir haber getirdim.

Orada hükümdarlık yapan bir kadın gördüm. Her şeyi var, bir de koskoca tahtı.

Baktım ki, hem o, hem toplumu, Allah’ı bırakmış güneşe secde ediyorlar. Şeytan yaptıkları kötülükleri onlara güzel göstermiş, onları yoldan çıkarmış; doğruyu göremiyorlar.

Allah’a secde etseler ya! Yerlerin ve göklerin bütün gizlilerini açığa çıkaran, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilen odur.

Allah... Ondan başka tanrı yoktur. O büyük arşın sahibidir.”

Süleyman dedi ki: “Bakacağız, doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancının teki misin?

Şu mektubumu götür, onlara at. Sonra biraz kenara çekil. Bak bakalım ne diyecekler.”

Kraliçe.   dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bakın, bana değerli bir mektup atıldı;

Süleyman tarafından.. Bismillahirrahmanirrahim” diye başlıyor,

“Bana karşı çıkmayın. Gelin teslim olun.” diyor.

Dedi ki: Ey ileri gelenler! Bu işte bana doğru bir çözüm getirin. Sizlerle görüşmeden bir işi kesip atamam.” (Neml 27/17-32)

Bu âyetlerde, kuşun ve karıncanın akıllıca yaptıkları konuşmalar ve değerlendirmeler vardır. Bütün âyetler incelenince  insanı hayvandan ayıran temel farkın akıl olmadığı anlaşılır. İlgili âyetlerden biri şudur:

“Cinlerden ve insanlardan bir çoğunu gerçekten Cehennem için yaratmış olduk. Onların da kalpleri vardır, onunla kavramazlar. Onların da gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların da kulakları vardır, onlarla işitmezler. Onlar; en’âm (koyun, sığır ve deve) gibidirler; hayır, daha da düşüktürler. Gafiller işte onlardır.” (A’raf 7/179)

Karşılaştırmanın bütün hayvan çeşitleriyle değil de en’âm denen koyun, sığır ve deveyle yapılması ve görmezlik edip kâfir olanların daha düşük durumda olduklarının bildirilmesi önemlidir. En’âm’dan düşüğü kargadır. Bu gibi insanlar, esasen kargaya benzetilmişlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Kâfirlik edip gerçekleri görmezlikten gelenler, kavramadığı sese karşı öten karga gibidirler; kavradığı sadece bağırtı ve çağırtıdır[1]. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıllarını kullanmazlar.”  (Bakara 2/171)



[1] Ayette geçen (نعق ينعِق) sözlükte; hem karganın ötmesi; hem de çobanın davara bağırması ve onu engellemesi anlamına gelir  (Lisan’ul-Arab نعق mad.). Tefsirlerin tamamı kelimeye ikinci anlamı vermişler ve kâfirlerin çobana benzetilmesi durumu ortaya çıkmıştır. Bunu önlemek için çobana mecaz olarak davar denmiş, bu defa âyet, metne uygun olmayan bir anlama çekilmiştir. Yukarıdaki meâl ise her bakımdan yerinde olmuştur. Bu kitapta “Aklını Kullanmayanın Hali” başlıklı yazıya bkz.

DEVAMI»»

 
 
  Bugün 235 ziyaretçi bizimle...  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden