18.1. İnsan Ruhu
Vücut, ana rahminde belli bir kıvama geldikten sonra Allah ona ruh üfler. Yukarıdaki âyetlerin devamı şöyledir:
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلاًمَّا تَشْكُرُونَ {9}
“Sonra onu düzenli bir şekle sokmuş ve içine ruhundan üflemiştir. Sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etmiştir. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Secde 32/9)
18.2. Ölüm ve Uyku
Ruh, vücudu ev gibi kullanır. Uykuya dalınca çıkar gider. Uyanma sırasında tekrar gelir. Ölen vücut, yıkılan ev gibidir. Yeniden yaratılıncaya kadar ruh oraya dönmez. Şu âyet bunu anlatmaktadır:
اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَى عَلَيْهَا الْمَوْتَ
وَيُرْسِلُ الْأُخْرَى إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ {42}
“Allah ölüm esnasında ruhları alır, ölmeyenlerinkini de uykuda alır. Ölümüne hükmettiğini tutar, ötekini belli bir vakte kadar salıverir. (Zümer 39/42)
Âyete, daha açık olarak şu meâl verilebilir:
“Allah ölümü esnasında nefsleri vefat ettirir, ölmeyen nefsin vefatı uykudadır. Ölümüne hükmettiği nefsi tutar, ötekini belli bir vakte kadar salıverir.”
Âyette hem mevt, hem vefat kelimeleri geçer. “Nefisler” hem (يتوفي = yeteveffa) fiilinin mef’ûlü hem, mevtin (موت) ve (منام = menam)ın yani uykunun fâilidir. Buna göre bir kişide iki nefis vardır. Biri vefat ettirilen nefis, diğeri de uyuyan ve ölen nefistir. Ayetler arası ilişkiler iyi kurulursa görülür ki, uyuyan veya ölen beden, vefat ettirilen ise ruhtur.
Vefat’ın kökü vefâ (وفى)‘dır. Vefâ Arapça’da bir şeyin tamamına ulaşma anlamınadır. Vefat ettirmek yani teveffi = (توفي); işini tamamlatmaktır. Ölüm veya uyku sırasında ruhun yapacağı bir iş kalmadığı için Allah onu bedenden çekip alır.
Mevt (موت), canlılığın kaybolması yani ölüm demektir.
Uyuyan ve ölen bedendir. Ruh ne ölür, ne de uyur. İnsan, ruh ile bedenin birleşimidir. Bunların her ikisine de nefs denir. Kur’ân bize, ölmüş bedenden ayrılan bir ruhun yapacağı şu konuşmayı bildirir:
“Onlardan birine ölüm gelince der ki: «Rabbim! Beni geri çeviriniz. Belki terkettiğim dünyada iyi bir iş yaparım. Hayır; bu onun söylediği sözdür. Arkalarında yeniden dirilecekleri güne kadar berzah (engel) vardır.” (Müminun 23/99-100)
Ruh ile vücudun ilk birleşmesi ana rahminde olur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah sizi topraktan, sonra bir meni parçasından yarattı. Sonra eşleşmiş hale getirdi.” (Fâtır 35/11)
Ahirette beden tekrar yaratılınca eşleşme de tekrarlanacaktır. Bu, Nefisler eşleştiği an…” (Tekvir 81/7) diye bildirilen andır.
Uyku, dinlenmek için zorunludur. Ölüm de bozulmayan, ihtiyarlamayan ve hasta olmayan ölümsüz yani Ahiret hayatına uygun bir vücuda sahip olmak için zorunludur. Kişi, bu işin göz açıp kapayıncaya kadar bittiğini sanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“O saatin oluşu ancak bir göz kırpması kadardır, belki ondan da az. Çünkü Allah’ın gücü her şeye yeter.” (Nahl 16/77)
Yeniden dirilme bu dünyada olur ve ruh o zaman bedenle eşleşir. O zaman kişi kendini, uykudan uyanmış gibi hissedecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُم مِّنَ الْأَجْدَاثِ إِلَى رَبِّهِمْ يَنسِلُونَ{51} قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَن بَعَثَنَا مِن مَّرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ {52}
“Sura üflenmiştir. İşte o zaman kabirlerinden Rablerine doğru koşup giderler. Yazık oldu bize! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? İşte Rahman'ın va'dettiği şey budur. Demek peygamberler doğru söylemiş!" derler.” (Yasin 36/51-52)
Kişinin algılaması açısından uyku ne ise ölüm de odur. Yukarıdaki âyetler bunu anlatmaktadır.
Sonraki sayfa»»