ANASAYFA

FORUM

HABERLER

ZİYARETCİLER

SORULARINIZ

KİTAP

EFENDİMİZ

NAMAZ

HİKMETLİ KİTAP

FİLİMLER


   
  Tevhid Nesli geliyor....
  25.18.3. el-Hidâye
 

25.18.3. el-Hidâye

Bürhanüddin Ali b. Ebîbekr el-Merğinânî'nin (ö. 593 h.) el-Hidaye adlı  kitabının konuyla ilgili ifadeleri aşağıya alınmıştır. Bu kitap da mezhebin güvenilir kaynaklarındandır.

 "Cuma namazını  sultan veya onun  görevlendireceği kişiden başkası kıldıramaz. Çünkü bu namaz büyük bir cemaatle kılınır. Böyle bir cemaatin önüne kimin geçeceği, kimin Cumayı kıldıracağı hususunda ya da başka hususlarda anlaşmazlık çıkabilir. Dolayısıyla  Cuma namazının tam olarak kılınabilmesi için  bu şartın  yerine getirilmesi kaçınılmazdır[1]."

Dikkat edilirse sultanın şart koşulmasının gerekçesi olarak bir ayet veya hadisten bahsedilmemekte sadece anlaşmazlık çıkmasına mani olmaktan yani maslahattan söz edilmektedir. Eskiden camilerde görevli imamlar yoktu, namazı cemaatten biri kıldırırdı. Bu sebeple Hanefî mezhebinin görüşünü anlayabilmek için görevli imamların olmadığı bir ortamı düşünmek gerekir.

 

25.18.4. Fethü’l-Kadîr

Kemalüddin b. Hümâm  (ö. 681 h.) şöyle der:

“Bir şehrin valisi öldüğü zaman ikinci vali göreve başlayıncaya kadar birincinin görevlendirdiği kişi veya emniyet müdürü yahut kadı namazı kıldırır.

Bir kimse şehrin idaresine zorla el koyup hakimiyeti ele geçirerek tam bir vali gibi davranırsa onun bulunmasıyla Cuma kılınabilir. Çünkü böylece sultanlığı gerçekleşmiş ve şart yerine gelmiş olur. "[2]

 

25.18.5. İbn Abidîn

İbn-i Abidin  diye şöhret bulmuş olan Muhammed Emîn b. Ömer ( ll98-l252 h.) l9. asırda yaşamış Osmanlı alimlerindendir. Asıl adı "Reddü’l-muhtar ale'd-dürri’l-muhtar" olan eserinde şöyle der:

"et-Tatarhâniye adlı fetva kitabında, "Cuma namazını kıldıracak imamı görevlendiren sultanın müslüman olması şart değildir. "  şeklinde bir fetva yer almaktadır. "Kafir valilerin yönetimi altında olan beldelerde müslümanların Cuma ve bayram namazlarını kılmaları caizdir."[3]

Sultanın şart koşulmasının sebebi bir fitne çıkmadan Cumanın huzur içinde kılınması olduğuna göre Cuma imamını tayin eden makamın müslüman olmasının şart koşulmaması normaldir. Çünkü böyle bir sultanın tayin ettiği imamın görevine de kimse mani olamaz. Böylece Cuma namazı huzur içinde kılınır.

Sultan kelimesinin anlamı:

Sultan, bir yerin en yetkili amiri anlamındadır. İlçenin sultanı kaymakam, ilin sultanı vali, ülkenin sultanı devlet başkanıdır. Devlet başkanları bulundukları şehrin sultanı olduklarından başkentte Cuma namazını kıldırma yetkisi onlarındır.

Ömer Nasuhi BİLMEN  sultanla ilgili olarak şu ifadeleri kullanır: "Cuma namazını ya en büyük veliyyülemr  veya onun izniyle diğer bir zat kıldırmalıdır[4]. "

Veliyyülemr, yetkili kişi demektir. En büyük veliyyülemr de en yetkili kişi anlamına gelir. Bu, namaz kılınan yer itibariyledir.

 

25.18.6. İmamın Durumu

Cuma namazı salih bir imamın arkasında kılınabileceği gibi günahkar imamın arkasında da kılınabilir. Bir zat Muhammed b. en-Nadr 'a gelerek dedi ki, "Benim komşularım var, kendi arzularına uyarak Cuma namazına gelmiyorlar?

en-Nadr dedi ki , " Baksana, Ebû Bekr  ve Ömer 'e karşı gelen kişi hakkında ne dersin ?"

- Kötü adam.

- Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme karşı gelirse ?

- Kafir sayılır.

- Ya yüce Allah'a karşı gelirse ne olur ? 

Bir süre kendinden geçti, aklı başına gelince şöyle devam etti :

"Kendinden başka ilah olmayan Allah aşkına siz de ona karşı durun. Çünkü Allah Teâlâ şöyle demiştir : "Müminler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında hemen Allah'ı anmaya yönelin." Allah Teâlâ Abbâsîlerin yönetimi ele geçireceklerini biliyordu. Cuma namazı İslam’ın açık simgelerindendir. Onu yöneticiler kıldırır, başkaları değil. Bu namazı onların arkalarında kılmamak namazın tamamen kılınmamasına sebep olur[5]."



[1] Burhaneddin Ali b. Ebîbekr el-Merğinânî, (öl.593 h.) el-Hidâye, c.I,s. 412, Fethü’l-kadîr ile birlikte.

[2] Kemalüddin b. Hümâm, Fethü’l-kadîr, c. I, s. 412.

[3] İbn Abidîn, Haşiyetü reddi’l-muhtar ale’d-dürri’l-muhtar, K. Kaza, Matbaa-i Âmire , c. IV, s. 427.

[4] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali , İstanbul l962, s. 210.

[5] İbn Kudâme, el-Muğnî, Beyrut  1404/1984, c. II, s. 27.

Sonraki sayfa»»

 
 
  Bugün 136 ziyaretçi bizimle...  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden