"Müminler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında hemen Allah'ı anmaya yönelin ve alım satımı bırakın…” (Cuma 62/9) buyurulduğuna göre çağrı, çarşısı ve pazarı olan bir yerde yapılmalı ki, alım satımı bırakıp namaza gitme imkânı olsun.
Medine’nin çarşısı, pazarı ve birden fazla camisi vardı. Ama Cuma namazı sadece bir yerde, Peygamberimizin camisinde kılınırdı. İbn Abbâs’ın dediğine göre Allah’ın Elçisi’nin camisinden sonra Cuma namazı ilk defa Bahreyn bölgesinde Cüvâsâ'da Abdülkays mescidinde kılınmıştır.
Atâ b. Ebî Rebah dedi ki, eğer bir karye-i câmiada (yani her türlü ihtiyacı kendi içinde görülen bir yerleşim bölgesinde) olursan ve cuma günü namaz için ezan okunup çağrı yapılırsa, ezanı işitsen de işitmesen de Cumaya gitmen boynunun borcudur. Enes iki fersah (11370 m.) uzaklıkta olan Zaviye 'deki köşkünden bazen Cumaya gider, bazen gitmezdi.
Ka'b b. Mâlik'in oğlu Abdurrahman dedi ki, babam cuma günü ezanı işitince Es'ad b. Zürâre'ye rahmet okurdu. Dedim ki, "Ezanı işitince Es'ad b. Zürâre 'ye rahmet okuyorsun?" Dedi ki, "Çünkü o, Nebit düzlüğünde, Benî Beyâda taşlığında Naki'ü'l-Hadmân adlı sulak yerde bize ilk defa Cuma namazı kıldırmıştır. O gün kaç kişiydiniz? Diye sordum. "Kırk" dedi.
Ebû Hureyre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Namaz kılınacağı zaman koşarak gelmeyin, sakin sakin gelin; yetiştiğiniz rekâtları kılın, yetişemediğinizi de tamamlayın.”
Ebû Musa el-Eşarî'nin bildirdiğine göre Allah’ın Elçisi şöyle demiştir: “Cuma vakti, İmamın (minbere) oturmasıyla namazın bitmesine kadar olan vakittir." Cuma namazı iki rekâttır.” Abdullah b. Ömer radiyellahü anh şöyle dedi: “Allah’ın Elçisi Cuma namazından sonra mescitten ayrılıncaya kadar namaz kılmaz, ayrılınca evinde iki rekât kılardı.”
Ayette: “Namaz bitince hemen yeryüzüne dağılın” buyrulduğuna göre emre uymak gerekir. Abdullah b. Ömer, cuma günü, mescitten çıkmadan iki rekât namaz kılan birini gördü ve onu iterek şöyle dedi: "Cumayı dört rekât mı kılmak istiyorsun?" Abdullah b. Ömer evinde iki rekât namaz kılar ve derdi ki: "Allah’ın Elçisi böyle yapardı.”
Abdullah Mekke 'de bulunur da Cumayı kılarsa ileri geçer iki rekât kılar, sonra ileri geçer dört rekât kılardı. Eğer Medine 'de ise Cumayı kılar, sonra evine döner iki rekât kılardı. Mescitte kılmazdı. Derdi ki, "Allah’ın Elçisi böyle yapardı."
Ömer Cumadan önce namazı uzatır, Cumadan sonra eve gider, iki rekât kılar ve “Allah’ın Elçisi de böyle yapardı.” derdi.
es-Sâib diyor ki, Muaviye ile birlikte maksure de (hünkar mahfilinde) Cuma namazını kıldık. İmam selam verince kalktım, aynı yerde namaza devam ettim. Muaviye bana birini gönderdi ve dedi ki, "Bu yaptığını bir daha yapma. Cuma namazını kıldıktan sonra dışarı çıkmadan veya biraz konuşmadan başka namaz kılma. Çünkü Allah’ın Elçisi bize böyle emretmişti. Konuşmadıkça veya dışarı çıkmadıkça bir namazın diğerine eklenmemesini isterdi."
Ebû Hureyre, Allah’ın Elçisi’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Cumadan sonra namaz kılacak olursanız dört rekât kılın."
25.5. Cuma Günü
Ebû Hureyre’nin, Allah’ın Elçisi’nden şu sözleri işittiği rivayet edilmiştir: "Sonuncu ümmet olan bizler Kıyâmet gününde öncüler olacağız. Hâlbuki diğer ümmetlere daha önce kitap verilmiştir. Cuma günü de aslında onlara verilmişti ama ihtilafa düşmüşlerdi. Allah artık bu günü bize verdi, diğer ümmetler de bizim arkamıza takılmış oldular. Yahûdi lerin günü yarın (yani cumartesi), Hıristiyanlarınki de öbürüsü gün, (yani pazar günü)dür."[14]
Ebû Hureyre ve Huzeyfe tarafından rivayet edilen bir hadiste Allah’ın Elçisi şöyle demiştir: "Allah Teâlâ sizden öncekilere cumayı kaybettirdi. Cumartesi Yahûdi lerin, pazar Hıristiyanların oldu. Allah bizi dünyaya getirdi ve cuma gününü bize gösterdi. Böylece cuma, cumartesi ve pazarı (kutsal günler) kıldı. Onlar Kıyâmet günü de bizim arkamızdan geleceklerdir. Biz dünyada yaşayanların sonuncusu, Kıyâmet gününün öncüleriyiz. Bir de bütün yaratıklardan önce hesabı tamamlanacak olanlarız[15]."
Buharî, Cuma 11. Cüvâsâ, Bahreyne bağlı köylerdendir. İbnü’t-Tîn, Şeyh Ebu'l-Hasen'den, oranın bir şehir olduğunu rivayet etmiştir. el-Cevherî'nin es-Sıhâh adlı eserinde ve ez-Zemahşerî'nin el-Büldân adlı eserinde burasının Bahreyn'de bir kale olduğu yazılıdır. Ebû Abîd, burasının Bahreyn'de Abdülkays kabilesine ait bir şehir olduğunu söylemiştir. (el-Aynî, Umdet'ül-kârî, c. V, s. 270)
Buhârî, Cuma 15. Zaviye Basra'nın dış mahallelerinden bir yerin adıdır. Basra’ya uzaklığı iki fersahtır. Bir Fersah üç mil, bir mil dörtbin adımdır.(el-Aynî, Umdet'ül-Kârî, c. V, s. 281-282) Bugünkü uzunluk ölçülerine göre bir fersah 7500 mimari arşınıdır. Bir mimari arşını 0.758 m. dir. (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukukı İslamiyye Kamusu , İstanbul 1969, c. IV, c. 127-128) Buna göre bir fersah 5685 m. eder.
Burası Medine'ye bir mil uzaklıkta bir yerleşim yeridir. (Hattâbî, Kitâbü Meâlimi’s-Sünen, c. I, s. 645).
Müslim Cuma 16; Ebû Davûd, Cuma 1048.
"Evinde” ifadesi Müslim'de geçmektedir.
Buhârî Cuma 39, Müslim Cuma 71.
Müslim Cuma 73, Ebû Davûd Cuma 1128.
Müslim Cuma 67-68; Ebû Davûd Cuma 1131; Tirmizi Cuma 523.
Buhârî, Cuma 1; Müslim, Cuma 21.
Sonraki sayfa»»