Mezhepte Ebû Hanîfe’nin görüşü esas alınmıştır. Onun görüşü, şu üç âyete dayandırılmıştır:
“(Kocanın üçüncü kez boşadığı kadın) bir başka kocayla nikâhlanıncaya kadar ilk kocaya helal olmaz.” (Bakara 2/230)
"(Kocası ölen kadınlar) Bekleme süresinin sonuna vardıklarında kendileri için ne yaparlarsa yapsınlar, onun size bir günahı yoktur."
“...o kadınların kocalarıyla nikâh kıymalarına engel olmayın..."
Âyetlerde kadın, nikâh fiilinin faili olduğu için Ebû Hanîfe onu, nikâhın tarafı saymış ama son iki âyetteki Mârufa uygunluk şartını dikkate almamıştır. Bu da ilgili hadislerin değerlendirme dışı kalmasına ve üçüncü âyet için şu yoruma yol açmıştır: “Âyetteki engelleme, fiilî engelleme, yani kadını eve hapsedip evlenmesine engel olmadır. Hitap kocalaradır. Çünkü âyetin başında, “Kadınları boşadığınız zaman...” ifadesi geçmektedir.
Bazı kocalar, boşadıkları kadınların evlenmelerine engel olmaya çalıştıklarından bu açıklama doğru gözükmektedir. Ancak engelleme, bu kocaya karşı da olabileceğinden değerlendirme eksiktir. Ayrıca iddetini tamamlayan kadının kocası ile ilişkisi kesilir. Yapacağı yeni evliliği denetleme görevi de ona (eski kocasına) düşmez. Bu sebeple Ebû Hanîfe’nin değerlendirmesine katılmak zordur.
Hanefîler, velisinin onayını almadan evlenen kadınlarla ilgili şöyle derler: Kadın, izin almadan evlenmişse bakılır; kocası kendine denk ve aldığı mehir kendi seviyesindeki kadınların mehrinden (mehr-i misil) az değilse velilerin bu evliliğe itiraz hakları olmaz. Kadın, kendine denk olmayan bir koca ile evlenirse velilerini sıkıntıya sokar. Sıkıntıdan kurtulmak için, onların evliliğe itiraz hakları doğar. Bu, velilere tanınmış bir haktır. Kadın onların bu hakkını düşüremez.
Kadının aldığı mehir, mehr-i mislinden azsa veliler; mehrin artırılmasını veya eşlerin ayrılmasını isteyebilirler. Çünkü onlar, mehrin fazlalığı ile övünür, azlığından utanırlar. Bir de bu, o kabilenin kadınlarını zarara sokar. Çünkü bundan sonra onlardan kim, mehir belirlemeden evlense, onun mehri bu kadının mehrine göre belirlenir. Kabilenin kadınlarının hakkını erkekler koruyacağından itiraz hakkı erkeklere tanınır.
Dikkat edilirse bu konuda dayandıkları bir âyet veya hadisin olmadığı görülür.
Serahsî, el-Mebsût, c. V, s. 11-12.
Mehr-i misil, kendine denk kadınların aldığı mehirdir.
Serahsî, el-Mebsût, c. V, s. 13.
Serahsî, el-Mebsût, c. V, s. 14.
Sonraki sayfa»»