8- KADINLAR YAPTIKLARINDAN SORUMLU MUDURLAR?
Ahmed Bican’ın kadın anlayışı hakkında fikir verecek şu bilgiler, onun yaşadığı dönemde kadınlara bakışın nasıl olduğunu yansıtması açısından da önemlidir. Mesela o, tefsirlerden alarak aktardığı bir rivâyette, Hz. Âdem’in oğlu Şit’e (a.s.) beş tavsiyesinden bahsederken, birinin şu olduğunu söylemektedir.
“Avrat sözüne inanmayasın. Ben avrat sözüne uydum; bana pişmanlık hasıl oldu.”[]
Böyle bir rivâyete dayanılarak, âdeta Hz. Âdem’in hâlâ suçunu kabullenmediği, üstelik bir de Havvâ validemizin üzerine attığı izlenimi uyandırılmaktadır. Bu, hem Hz. Âdem’i, hem de Havvâ vâlidemizi töhmet altında bırakan bir ifâdedir.[]
Oysa yasak ağaçtan şeytana uyup yoldan çıkmaları sonucu,[] her ikisi birlikte yemişlerdir. İkisi de hatalıdır. Lâkin ikisi de birlikte tövbe etmişlerdir.[]
Hâlâ suçu zorlama yöntemlerle ve Ehl-i kitâb’ın da tesirinde kalarak Havvâ’ya yüklemeye çalışmak doğru değildir.
Bir başka yerde, Hz. Âdem’in kendisine öleceği bildirildiğinde Havvâ validemize gelerek:
“Ya Havvâ! Ölümü sen miras kodun (koydun) ve beni uçmaktan (cennetten) sen çıkardın.”[]
dediği haber verilmektedir. Bu ifâdelerden de anlaşılacağı üzere, Hz. Âdem hakkında ısrarla suçunu kabul etmeyen bir peygamber portresi çizilmektedir. Oysa, Kur’ân-ı Kerim’in bize tanıttığı, hatasını ikrar edip tövbe etmiş ve tövbesi kabul edilmiş[] bir peygamber’in eşine karşı bu şekilde suçlayıcı bir üslupla konuşması, peygamberlerin belirtilen vasıflarıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, böyle bir rivâyetin uydurma olduğu her halinden belli olmaktadır.
Envâru’l-Âşikîn’de yer alan, kadının iradesinin ve idaresinin erkeğe ait olduğunu, kadının herhangi bir sorumluluğunun olmadığını ortaya koyan şu anlayış da Kur’ân-ı Kerim’in ilkeleriyle çelişmektedir.
Bir rivâyette, Havvâ validemizin yasak meyveden önce yediğinde ona hiçbir şey olmadığı, sadece âdet görmeye başladığı, çünkü onun tâbi, Hz. Âdem’in metbû olduğu, “tâbi salah da ise metbû da salahdadır. Ve aksi dahi böyledir” kuralı gereği bunun böyle olduğu ifâde edilmektedir.[]
Sadece imtihân olanın Hz. Âdem olduğu, Havvâ vâlidemizin ona uyduğu, dolayısıyla Havvâ’nın yasak ağaçtan yemesinin normal olup, bunun bir suç olamayacağı, onun tek hatasının Hz. Âdem’i suça teşvik etmesi[] olduğu kanaati, kadına olan bakışı yansıtması açısından ciddî şekilde değerlendirilmelidir.
Birey olarak kadının sorumluluğunu, yaptıklarının hesabını Allah’a tek başına vereceğini, kocasının ona bir yere kadar müdâhale etme hakkının olduğunu göz ardı eden böyle bir anlayış doğru değildir.
Zîra kadın da, erkek de imtihân olmaktadır[] ve kimse kimsenin günahını üstlenmeyecektir.[]
Rabbimiz bu konuda şöyle buyurur:
Erkek olsun kadın olsun, inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa Suresi, 124)
Geniş bilgi için bkz, Dr. Ahmet Emin Seyhan, Hadislerde Kıyamet Alametleri, s. 94-95
DEVAMI»»