ANASAYFA

FORUM

HABERLER

ZİYARETCİLER

SORULARINIZ

KİTAP

EFENDİMİZ

NAMAZ

HİKMETLİ KİTAP

FİLİMLER


   
  Tevhid Nesli geliyor....
  Efendimizi taniyalim 1
 

4-Peygamberimizin 24 saati

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in torunları, babaları Hazreti Ali (r.a)'den naklederek anlatıyorlar: "...Hz: Peygamber (s.a.s.) günlük zamanını üçe taksim ediyordu Bir kısmını namaz kılmak ve Kur'an okumak gibi Allah Teala'a ibadete ayırıyordu. Ikinci kısmını aile fertleriyle alakadar olmaya ayırıyordu; günlük ev işlerini yapıyor, ev ihtiyaçlarından kendisine düşenleri yerine getiriyordu. Üçüncü kısımda ise, istirahat buyuruyordu. Ancak istirahat zamanını da ikiye böler ve bunun bir kısmında ashabın ileri gelenlerini huzuruna kabul ederek onlara gerekli bilgileri öğretir, onlar da huzurundan çıkınca öğrendiklerini ashabın bütününe öğretirlerdi. Rasülullah (s.a.s.) kendisine yakın olmakta ashabında mal, mülk, para, soy sop gibi şeyler aramaz daha zjyade takvaya önem verirdi, ibadet ve taatta düşkün, güvenilir kimselere fazlaca iltifat ederdi."
 
    İhtiyaç sahiplerinden kimileri bir, kimileri ise iki ve daha fazla olan ihtiyaçlarını arz ederlerdi de Peygamberimiz (s.a.s.) sonuna kadar onları bıkmadan dinler, onlarla ilgilenir ve ihtiyaçlarının giderilmesiyle meşgul olurdu.
Kendisine dünya veya ahiretle ilgili bir soru sorulunca, soruyu soranın seviyesine uygun davranarak onun hayrına olacak cevaplar verirdi. Soru sorana verdiği cevapla onu hayra yöneltirdi. Huzurunda bilgi öğrenenlere 'Benden öğrendiklerinizi burada olmayanlara öğretiniz. Erkek, kadın, köle, cariye kim olursa olsun çeşitli sebeplerden dolayı bana gelip ihtiyaçlarını arz edemeyen kimselerin de ihtiyaçlarını isteklerini bana iletiniz. Muhakkak ki, ihtiyacını devlet başkanına arz etmeye gücü yetmeyenlere yardımcı olan kimsenin, ayaklarını Cenab-ı Hak kıyamet gününde sırat üzerinde kaydırmaz
"diye tenbih ederdi.

    Huzurunda abes yani faydasız söz söylenmesine müsaade etmezdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) dışarıda da tevazuu elden bırakmazdı.
Çarşıda, pazarda, sokakta veya herhangi yerde olursa olsun herkese güler yüzle davranır, hal hatır sorar, tatlı dille hitap ederek, gönüllerini alırdı.. Meclisin de, camide, cemaatte, cum'ada göremediği ashabının ahvalini derhal soruşturur, başına bir şey gelip gelmediğini öğrenmeye çalışır, görüşebildiklerine ise dini metanetlerini daima takviye ederek, iyilik ve güzelliklere koşturup, çirkinliklerden uzaklaştıracak şeyler söylerdi.


    Peygamberimiz (s.a.s.); oturmakta olan bir topluluğun arasına geldi mi baş köşeye geçmek için hiç kimseye sıkıntı vermez, hemen topluluğun
en son kısmına ve boş bulduğu bir yere oturuverirdi. Başkalarının da böyle yapmalarını isterdi. Toplantıda bulunanları, durumlarına göre iyilikle anar ve iltifatta bulunurdu, öyle ki herkes onun yanında en çok sevilenin kendisi olduğunu sanırdı. Huzurunda çok oturan bir kişinin de haddi aşan bu tutumu karşısında telaş göstermeyip sabreder ve sükunet içinde onun ihtiyacını karşılamaya çalışırdı. Kendisinden istenilen bir şeyi, varsa verir, yoksa tatlı sözlerle o kişinin gönlünü alıp vaat ederdi.

 Rasulullah(s.a.s.)'in şefkati, merhameti, cömertliği, tevazuu herkesin malumu olmuştu. Ahaliden herkes, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kendisi ile alakadar olacağından emindi. Bir hakkın tevziinde hiçbir ferdi ötekine tercih etmezdi. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in meclisi; ilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi. Orada edeple oturulurdu. Herkes birbirine saygı beslerdi. Yüksek sesle ve edebe aykırı olarak konuşulmazdı. Orada konuşulup orada kalması gereken bazı şeyler de dışarıya taşırılmaz ve dedikoduculuk yapılmazdı. Orada hiç kimsenin aleyhine konuşulmaz, hiç kimse töhmet altında tutulmazdı. Huzurunda -insanlık hali- ashabdan bazı kusurlar meydana gelse, o kusurlar orada kalırdı, yayılmazdı. O'nun rneclisindeki kimseler yek dil ve yek ağız kişilerdi. Yani gönüllerindeki davada birleşmiş, konuştukları şeylerde kaynaşmış ve birliğin ahengine erişmiş kişilerdi. O'nun topluluğunda tevazu hakimdi bunun sonucu olarak yaşlılara hürmet beslenir, küçüklere şefkat gösterilirdi. Hep beraber ihtiyaç sahibinin ihtiyacı ilk önce giderilmeye çalışılırdı. Yani ihtiyaç sahipleri kendileriyle ilgilenilmek konusunda ihtiyaç sahibi olmayanlara tercih olunurdu.

 

5-Tertipli oluşu ve estetiğe önem verirdi

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) düzenli yaşamaya özen gösterir, Müslümanlara da her hususta düzenli olmalarını ısrarla tavsiye ederdi. Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in huzuruna saçı-sakalı birbirine karışmış bir adam geldi. Peygamberimiz (s.a.s.) o kişiye saçını sakalını düzeltip gelmesini işaret etti, o da düzeltip geldi. Bunun üzerine Peygamberimİz (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Birinizin, şeytan gbi saçı başı dağınık olmasından böylesi daha iyi değilmi?"
    
    Yine bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), üzerinde kirli elbiseler bulunan birini göstererek:
"Şu kişi, acaba elbisesini yıkayacak birşey bulamıyor mu?"
buyurdu.

    Rasül-i Ekrem (s.a.s.); beden, elbise, yiyecek, giyecek, ev ve sokak temizliğine fevkalade önem verirdi, Bununla beraber kalp ve ruh temizliğinin ehemmiyetini de ısrarla belirtirdi Bunun içindir ki;
"Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği kişidir"
buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.s.) bu hadisiyle toplum İçinde, Müslümanlara:
"
itibarlı ve güvenilir" olmaları gerekriğini işaret ediyordu.

 

 Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.s.) "Söz söylerken yalancılık edeni, söz verdiği zaman sözünde durmayanı, kendisine bir şey emanet ediiince hıyanet edeni" ikiyüzlülükle nitelemişdir. Çünkü bu eksiklik ve yanlışlıkları yapan Müslümanlar, güvenilir insan olmaktan uzaklaşırlar.

 

Peygamberimiz (s.a.s),kalb hakkında da şöyle buyurmuştur:"Dikkatli ve uyanık olunuz!Bedenin içinde bir lokmacık et parçası vardır ki, iyi olursa bütün beden iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozuk olur. İşte o et parçası kalbdir."

 

6-Giyeceği

Elbisesiyle övünmez, bu konuda lüks ve israfa kaçmazdı. Çünkü ona göre elbise "Sıcaktan, soğuktan korunmaya, insanlarla ülfete, toplum içine girmeye ve hizmete vasıta"'idi.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in giyecekle ilgili tutumunu
: "Temizlik, tertiplilik, estetigi gözetme kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama" olarak ozetleyebiliriz. Bu sebeple gerektiğinde O, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyerek:"Ben aciz bir kulum"buyururlardı.

 

7-Cömertliği

Cömertlik, Peygamber Efendimizin en belirgin vasıflarından biridir. Nitekim Cabir b. Abdullah (r.a) der ki: "RasüI-i Ekrem Hazretleri dünya ile ilgili bir şey istenilince asla red cevabı vermez istenilen şey varsa verir, yoksa vaat ederdi.


   Müslim'de şöyle naklolunur:
Rasülullah (s.a.s.) İslam üzere kendisinden istenilmiş olan herhangi bir şeyi muhakkak vermiştir. Bir defasında kendisine bir kimse gelmişti de Rasülullah Efendimiz (s.a.s.) ona iki dağ arasını dolduracak kadar çok koyun vermişti. O zat kendi kabilesinin yanına gidip: ' kavmim, Müslüman olunuz, çünkü Muhammed fakirlikten korkmaksızın büyük ihsanda bulunuyor" demiþtir.


   Yine Müslim'de naklolunduðuna göre Safvan b. Umeyye (r.a) diyor ki:
'Allah'a yemin ederim ki Rasülullah (s.a.s.) bana çok ihsanda bulunmuştur. Başlangıçta O, bana göre insanların en çok buğzedilecek olanı idi. Fakat bana ihsan etmekte devam etti. Nihayet benim yanımda insanların en sevimlisi oldu. '


Hz. Enes (r.a)ın şu sözü de bu tip gelişmelere ışık tut maktadır:'Bazen bir kimse ancak dünyayı isteyerek Müslümanlığa girerdi. Fakat İslam'a girince artık Müslümanlık kendisine dünyadan ve dünya üzerindeki her şeyden daha sevimli olur.

.

DEVAMI»»

 
 
  Bugün 238 ziyaretçi bizimle...  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden