ANASAYFA

FORUM

HABERLER

ZİYARETCİLER

SORULARINIZ

KİTAP

EFENDİMİZ

NAMAZ

HİKMETLİ KİTAP

FİLİMLER


   
  Tevhid Nesli geliyor....
  HADİS SAYISI
 
HADİS SAYISI

Özellikle son yıllarda bilgiye ulaşabilme imkânlarının artmasıyla halk, Kuran’ı ve hadisleri ilk elden görebilme şansına ulaştı. Bunun sonucunda yıllardır fosseptik çukurunda olan ve hocaların diledikleri oran ve dozda çıkardıkları hadisler, iyice kokuşmuş bir vaziyette gün yüzüne çıktı. Böylece kıvırtmalarıyla meşhur zevat: “Hadisleri Kuran’a ve akla vuralım, uygun olanları alıp ters düşenleri atalım.” söylemine yöneldiler. [1] Kuran’ı bilmeyen ve ne şiş yansın ne de kebap diyen samimiyetsiz kitleler için bu söylem oldukça makul gelebilir. Ancak bu illet, salt hadisçi sünnetçi zihniyetten hem daha tehlikeli hem de daha onursuzdur. Bu söylemin sahiplerinin, benzer metodolojiyi Kuran’a da uyguladıklarını hayretle görüyoruz. Moderniteye ve akıllarına yatmayan ayetleri bin bir dereden su getirerek tevil ediyorlar.  

Konunun daha iyi algılanabilmesi için kısaca geleneksel hadis ilminden bahsedelim. Hadisler, sanıldığının aksine yalnızca Hatem’ül Enbiya’ya nispet edilen sözler değildir. Hadis literatürünün belkemiğini, peygamberimizin söylediği iddia edilen rivayetler oluştursa da Resulullah’ın görüp de men etmediği yahut sessiz kaldığı durumlar da hadis olarak adlandırılır. Hatta sahabenin tamamı yıldızlar olarak kabul edildiğinden onların da her söyledikleri, yaptıkları yahut sustukları hadis olarak kabul edilir. Bir de “hadis-i kutsi” adı altında ALLAH’a iftira ettikleri sözler vardır. Güya bunları ALLAH söylemiş, lakin ne hikmetse Kuran’a alınmamıştır.  

Sünni mezhep mensuplarının 9’u [2] kutsal olmak üzere yüzlerce hadis kitabı[3] vardır. Bu 9 kitapta 40 bini Hanbel’in Müsned’inde olmak üzere 100 binin üzerinde hadis bulunmaktadır. Bunlara salt hadis kitabı kimliğinde olmayıp ancak içerisinde hadis barındıran, siyer, tarih, tefsir, akait kitaplarını da eklediğimizde sayı, korkunç boyutlara ulaşır. Gerçek rakamı yalnızca ALLAH bilmekle beraber, ben [4] Sünni külliyatta 5 milyonun üzerinde hadis kayıtlı olduğunu tahmin ediyorum. Rakamın bu denli kabarık olmasının sebebi hadis fabrikalarının, hicri üçüncü yüzyıldan itibaren bakım onarıma girmelerine rağmen hala işçi çıkarmamak için düşük kapasitede üretim yapıyor olmalarıdır. Örnek vermek gerekirse hicri 6’ncı yüzyılda yazılmış Gazalinin, İbni Arabî’nin kitapları, 11’inci asırda yazılmış Suyuti’nin eserleri, 14’üncü asırda yazılmış Said Nursi’nin Risaleleri, hadis üretiminin stepnede de olsa devam ettiğinin canlı kanıtıdır. Bu kitaplarda temel eserlerde kayıtlı olmayan ve kaynak gösterilmeden uydurulmuş birçok türedi hadis vardır. Ki bu örnek verdiğim şahıslar ve kitapları Sünni edebiyatının temel direkleri konumundadır. Özellikle tasavvufi akımın öne sürdüğü keşif yoluyla hadis nakletme ürünü hadisleri de hesaba katarsak rakam oldukça katlanır.[5]  

Beş milyon rakamı, Ali Şen’in “25 milyon Fenerbahçeli vardır.” sözü gibi zannedilmesin. Bu sonucu kaba bir hesapla ortaya attım. Şöyle ki 100 bin tane hadis kütübü tisa’da (9 kitap) vardır. Taberi, Zehebi, Mesudi, İbni Kesir, İbni Esir, Asakiri, Yakubi, İbni Hişam, İbni Sa’d, Beyhaki, Belazuri… gibi meşhur tarihçilerin kitaplarında da sadece bir milyonun üzerinde hadis bulunmaktadır. Özellikle Taberi’nin hadis külliyatı kendisine özgüdür. Taberi’nin naklettiği çoğu hadisi diğer kaynaklarda görmek güçtür. Velhasıl bu beş milyon rakamı yalnızca meşhur olmuş din adamlarının eserlerinde zikrettikleridir. Cami önlerinde satılan ilimsiz, temelsiz, delilsiz ve mesnetsiz milyonlarca kitap ve bunların içerisindeki hadisleri de hesaba katarsak sonuç akıl almaz boyutlara ulaşır. Hemen hemen her bölgenin kendisine özgü bir külliyatı oluşmuştur. Arap yarımadasının, Mısır’ın, Mağrip’in, İran’ın, Hint kıtasının, Anadolu’nun, orta Asya’nın popüler hadis kültürü ilgisizdir.  

Günümüzdeki cami imamlarının söyledikleri hadislerin çoğunun herhangi bir kaynakta mesnedi yoktur. Bu durum Arap camilerinde daha da vahimdir. Varın siz halkın hadis olarak neleri birbirlerine fısıldadıklarını düşünün. Eğer Sünni edebiyattaki, tüm dillerdeki tüm kitaplar [6] bir bilgisayara yüklense ve içlerinden araştırma yapılsa; birbirlerinden farklı en az 25 milyon hadis ortaya çıkar. İnanmayanlar buyursun saysınlar. Biz Nasrettin hoca gibi diyelim de yalancı çıkmayalım. Hadis sayısı eşeğimin kuyruğundaki kıllar kadardır )) dileyen varsın saysın.  

Hadis konusundaki en büyük yanlış anlayış hadislerin yalnızca Kütüb’ü Sitte’de yazdığı, diğer yerlerdekilerin buradan nakil yaptığıdır. Kütüb’ü Sitte aynen İznik konsilinde seçilen dört İncil gibidir. Ancak dört İncil’i seçen kilise bizimkilerden daha dürüst olduğu için diğer tüm İncilleri uydurma saymıştır. Ancak bizimkiler altı veya dokuz kitabı tartışmasız sahih olarak kabul etmelerine rağmen diğer kitapları da yeri geldiğinde uygun hadisler çıkartabilmek için çöpe atmamışlardır. Yani genel Sünni inanışa göre Kütüb’ü Sitte’deki her hadise inanmak farzdır. Onun haricinde de hadisler vardır; bunları hadisçiler okeylerlerse kabul etmek vacip olur. Eğer yalnızca Kütüb’ü sitte kabul edilirse devasa literatür, çöpü boylar. Çünkü hiçbir kitap yoktur ki hadislerini yalnızca Kütüb’ü Sitte’den almış olsun. [7]


 

[1] Bu projeyi bağımsız pek çok hoca uygularken, diyanet camiası da boş durmamış ve kapsamlı bir çalışma yapmaya başlamıştır. Parola moderniteyle uyuşmayan hadisleri ayıklamak. Acaba ALLAH onları nasıl ayıklayacak kim bilir? Bunlar inançlarında bu kadar samimiler işte. Hem Buhari deyip Müslim deyip ortalığı velveleye verirler, hem de kendileri kimseye çaktırmadan onların hadis kitaplarını tırpanlarlar. Korkarım ki buraya alıntıladığım hadislerin çoğunu da uçuracaklar ve bizi yalancı konumuna düşürecekler.
[2] Buhari. Sahih; Müslim: sahih; Tırmizi: sünen; Ebu Davut: sünen; Nesai: sünen; İbni Mace: Sünen; Malik: Muvatta; Hanbel: Müsned; Darimi: Sünen
[3] Bu 9 kitap en popüler hadis kitabıdır. Bunların haricinde de o dönemde yazılmış yüzlerce hadis kitabı vardır. (İbn Mürdeveyh, İbn Şâhîn, Ebû'ş-Şeyh, Abdürrezzâk, Beyhakî, Taberânî, Tahâvî vs)
[4] Burada ki birinci tekil şahsı kullanmamız enaniyet eseri değildir. Yalnızca kişisel tahminim olduğu için bu ibareyi kullandım.
[5] Sufiler, manevi âlemde peygamberle görüştüklerini iddia ederek birçok hadis uydurmaktadırlar. Bir de rüyada peygamberi gördüklerini ve bu rüyalardan elde edilen sözleri de hadis hükmünde saymışlardır.
[6] İslam âleminde yazılmış kitap sayısı milyonlarcadır. Hepsinde en kötü ihtimalle 10 hadis geçer.  Örneğin ülkemizde din, temel meşgale olmamasına rağmen her yıl binlerce yeni dini kitap piyasaya sürülmektedir.
[7] Örneğin “Ashabım yıldızlar gibidir.” “Âlemleri senin hürmetine yarattım” gibi en meşhur hadisler Kütüb’ü Sitte’de yer almamaktadır.

                                                 ******************************************************

HADİS USULÜ

Hadis sayısı ile ilgili bilgileri verdikten sonra, şimdi hadis usulüne kısaca bir göz atalım. Hadisler senet metinleriyle beraber rivayet edilmiştir / uydurulmuştur. Senet, ben falandan işittim, o da filandan, o da filancadan, o da fulandan, o da Ebu Hureyre’den, Ebu Hureyre de peygamberden işitmiş ki… diye devem eden isnat zinciridir. Bu isnat halkasında ortalama altı ila on arasında ravi bulunmaktadır. Hadis ilminin belkemiğini bu zincir teşkil eder. Hadisin sıhhat derecesi, bu zincirin sağlamlığı ve tüm ravilerin adaletleriyle orantılıdır.  

Erken dönem hadisçileri, günümüz hadisçileri kadar dinlerini oyun ve eğlence edinmediklerinden, olaya ciddiyetle yaklaşmışladır. Metin tenkidi yerine senet eleştirisine yoğunlaşmışlardır. Onlar için hadisin güvenilirliğindeki yegâne ölçüt metin değil senettir. Bu kendi içerisinde tutarlı bir davranıştır. Metin tenkidi hevayı dine bulaştırmaktır. Günümüzdeki hadisçilerin tamamına yakını, senetleri bir kenara bırakıp manaya yönelmişlerdir. Bu durum lakaytlığın açıkça dışa vurumudur. Çünkü eğer peygamber ve hadisler de dinde hüküm kaynağı ise bu üst yapıyı alt yapı tenkit edemez. Şöyle ki, her güzel söz dinde delil olmayacağı gibi şahsın nefsine kötü gelen her söz de uydurma olmayabilir.  

Dünyada binlerce güzel söz vardır. Atasözleri, Konfiçyus’un, Sokrates’in, Buda’nın, Kant’ın, Marx’ın bazı sözlerinde olduğu gibi. Ancak, bu sözlerin güzel olmaları onların asla bizim için dinde delil olduğunu ifade etmez. Dini alanda önemli olan sözün niteliği değil mensubiyetidir. Dolayısıyla hadislerin dinde delil olduğunu savunan bir kişinin, metine bakıp onu reddetme yahut kabul etme lüksü yoktur. Eğer bir hadis kendi kriterlerine göre sağlam zincirde gelmişse ki Kütüb’ü Sitte’nin tamamı böyle kabul edilmektedir, metin ne kadar uçuk kaçık olursa olsun, hadisçinin inanması ve amel etmesi olmazsa olmazdır.  

Erken dönem hadisçileri, günümüzdeki temsilcileri gibi laubali olmadıkları için, sadece senede yoğunlaşmışlardır. Ancak bu durumun içinden çıkılabilirliği yoktur. Müslümanlar, hadis ilimlerine verdikleri enerjinin %1ini Kuran’a ve pozitif ilimlere vermiş olsalardı, hicri dördüncü asırda uzaya gidebilmemiz içten bile değildi. Bir deli bir kuyuya taş atmış 40 milyon akıllı çıkaramamıştır. Hadis ilmi, dokuz ana başlık üzerinden ihtisaslaşmıştır. Bu ihtisas alanları: 

1. Rivâyetü'l-Hadis İlmi: Hadisleri toplayan, nakleden ilimdir. Hadislerin yazılı şekillerini ihtiva eden bütün hadis kitapları (Sahihler, Camiler, Sünenler, Müsnedler...) bu ilme ait malzemeyi oluştururlar.

2. Dirâyetü'l-Hadis İlmi: Hadislerin sıhhat durumlarını tespit için, senet durumlarını anlamaya imkân veren ilim dalıdır. 

3. Cerh ve Ta'dil İlmi: Sahabeden itibaren bütün hadis râvîlerinin doğruluk ve güvenirlik durumlarının incelendiği bir ilim dalıdır. Genellikle râvîler isimlerine ve künyelerine göre alfabetik bir tarzda sıralanır ve her birinin hayatı, kimlerden hadis rivâyet ettiği, kimlere hadis naklettiği, râvîler arasındaki yeri, adâlet ve zabt[1] yönünden durumu, kendisi hakkında hadis eleştirmenlerinin görüşü... Teknik tabirlerle ifade edilir.  

4. Râvîler Tarihi İlmi: Hadis rivayeti açısından ravilerin biyografilerini, tabakalarını... veren ilimdir.

5. Hadislerin Vürûd Sebepleri İlmi: Hadislerin söyleniş sebeplerini tespit etmeye çalışan ilim dalıdır.

6. Garîbu'l-Hadis İlmi: Hadis metinlerinde geçen, az kullanıldığı veya Arapçaya sonradan girdiği için anlaşılması zor olan kelimelerin açıklanması bu ilmin konusunu teşkil eder.[2]

7. İlelü'l-Hadis İlmi: Herkesin fark edemediği, ancak hadis uzmanlarının tespit edebildiği ve hadisin sıhhatine engel olan gizli kusurları araştıran bir ilimdir.

8. Muhtelifu'l-Hadis İlmi: Birbirleri arasında yüzlerce çelişkiyi barındıran hadisleri uyuşturmaya çalışan ilimin adıdır.

9. Nâsih ve Mensûh İlmi: Biri diğerinin hükmünü ortadan kaldıran hadisleri konu edinen bir ihtisastır. 

Görüldüğü gibi hadis ilmi, Müslümanların tüm enerjilerini sömürmüştür. O dönemde yapmaya çalıştıklarını, emin olun şu gün bile en donanımlı 100 üniversite bir araya gelse, çağın tüm teknolojik araç gereçlerini kullansa gene başaramaz. Nasıl başarabilsin ki. Yapılması gereken en iyimser tahminle beş milyon tane hadis senedini (Buhari, 600 bin, Müslim, 300 bin, Ebu Davut 500 bin, Hanbel 750 bin, Malik, 100 bin hadisi cerh ve tadile tuttuğunu ve kitabını bunlardan ayıklayarak oluşturduğunu söylemektedir) inceleyecekler. Ortalama bir senette 8 ravi bulunduğu hesaba katılırsa bu 40 milyon ravi eder. Bazı ravilerin birden fazla hadis rivayet ettiklerini de düşünsek dahi en az 10 milyon ravi eder. Bu farklı zaman ve mekânda yaşamış 10 milyon kişinin tüm hayat hikâyelerini incelemek, sonra Tanrılığa soyunup onun adil mi fasık mı olduğuna karar vermek, sizce imkân dâhilinde midir? Günümüz bilgisayar koşullarına rağmen, devlet 10 milyon kişiyi fişleyip tüm hayatlarını tartamamaktadır. Hem de T.C. kimlik numarası vermesine ve aynı anda aynı ülkede yaşamamıza rağmen. Bir de bu 10 milyon kişiyi tenkit edenlerin tamamının görüşlerine ulaşmak yahut iki sahih hadisten hangisinin diğerini iptal ettiğini (nesh ettiğini) belirlemek… Bu söylenenin yapılması ne o gün ne de bu gün mümkün değildir. Ayrıca gerekli de değildir. 

Zaten bu kuralları koyanlar, kendileri bile bu kaidelere uy(a)mamışlardır. Örneğin; en fazla hadis rivayet eden Ebu Hureyre’yi (5374 hadis) Hz. Ali, Hz Ömer ve Ayşe annemiz yalancılıkla itham etmiştir.[3] Bu durumda, madem bu kadar ince eleyip sık dokunan kurallar silsilesi var, Ebu Hureyre’yi hangi kıstasa göre adil kabul etmişler? Bunu anlamak oldukça güçtür doğrusu. Oysa Ebu Hureyre fenomen kahramandır. Onun haricinde milyonlarca isimsiz ravi vardır. Ayrıca hadis uyduran birinin senet metnini de uydurmayacağını kim garanti edebilir? Bu dönemde at izi it izine karışmıştır. Ravilerin tamamı ölmüştür.  

Şimdi ben çıksam ben şundan, o da bundan, o da fulandan, o da falancadan, öbürü de filancadan rivayet etti ki Malatya’nın yarısı bizim. Bir senet zinciri de tertiplesem. Ve bu delille mahkemeye başvursam, en geri zekâlı hâkim bile bu iddiamı kabul edip kanal boyundan aşağısını bana verir mi? Bu olay, yalnızca meşhur Malatya’nın delileri takviminde “Şorikli Yaşar’ın” yanında fotoğrafımın yer almasıyla sonuçlanır.  

Bu hadis senetleri ve metinleri, dünyanın en ilkel mahkemelerinde bile delil olmayacak yapıdadır. Nasıl ALLAH’ın dininde delil olabilir?


 

[1] Ravinin keskin bir zekâya ve hafızaya sahip olup, hata yapmayacak kudrete sahip olması demektir.
[2] Bu ilim bile hadislerin başlı başına uydurma olduklarını ele vermektedir. Çünkü peygamber efendimiz fasih konuşan bir Arap’tı. Fasih Arapça bizim İstanbul lehçesi gibidir. Herkesin bildiği ve üzerinde ittifak ettiği lehçedir. Dolayısıyla hadislerin mutlak manada fusha olması gerekir. Ancak hadislerin büyük bir kısmı fasih değil yerel lehçelerde rivayet edilmiş ve içine birçok yabancı kelime karışmıştır. Bu durum bile bu hadisleri peygamberimizin söylemediğini ortaya koyar. Hadislerin bu durumu Arap diline ve gramerine de yansımıştır. Hadis metinleri, Arap dilinde dilbilgisi açısından delil olarak kabul edilmez. Arap dili okuyanlar bilirler. Arapçada iki delil vardır: Kuran ve cahiliye dönemi şiirleri. Yani hadislerin gramatik açıdan önemi müşrik şiirlerininki kadar bile değildir.
[3] Müslim, sahih, c.1, s.34; Zehebi, Siyeru’l Ala c.2, s. 435; İbni Ebul Hadid, Şerhu’n Nehcul Belağa, c.1, s. 360

                                                                                  DEVAMI>>>
                                                                          
 
 
  Bugün 230 ziyaretçi bizimle...  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden