Kur’ân’ın birçok âyeti, “Allah’tan başkasına dua etme”yi müşriklerin en belirgin özelliklerinden sayar. İnsanlar en çok dua ve ibadet konusunda yanıldıkları için elçiler uyarılarını bu iki konuda yoğunlaştırmışlardır. Namaz, oruç, hac, zekat, helaller ve haramlarla ilgili âyet sayısı az olduğu halde Kur’ân'ın büyük bir bölümü, Allah'tan başkasına ibadeti, darda kalınca başkasından bir şey beklemeyi şirk sayıp yasaklamaktadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
أَمَّنْ يُجِيبُ الْمُضطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْأَرْضِ أَئِلَهٌ مَعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ (62)
62- Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hakimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz." (Neml 27/62)
Bu konuda hadis uydurulmuş, ilgili ayet ve hadisler başka yönlere çekilmiş ve sınırlar aşılmıştır.
Ölüden yardım isteme konusunda şu hadis uydurulmuştur: “İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabir ehlinden yardım isteyiniz.”
Bu, Aclûnî'nin Keşf'ül-Hafâ adlı kitabında yer alır. Aclûnî, bu söz için "İbn-i Kemal Paşa'nın el-Erbaîn'inde böyle geçer." ifadesini kullanır. İbn-i Kemal o sözü peygamberimize mal etmiş ama hiçbir kaynak göstermemiştir. Bununla kalmamış, sözün doğruluğunu ispat için felsefi izahlara girmiştir. Kimi tarikatçılar da bu sözden hareketle “bir veli ölünce ruhu, kınından çıkmış kılınç gibi olur” derler.
Aclûnî, halk arasında hadis diye bilinen sözleri toplamış ve onların doğrusu ile asılsız olanını ayırmaya çalışmıştır. Bu sebeple o kitapta çok sayıda uydurma hadis vardır. Kitabın başında Peygamberimizin şu sözü vardır: "Kim benden söylemediğim bir şeyi naklederse cehennemde oturacağı yere hazırlansın."
.. . Sonraki sayfa»»
|