5.Kur’an-ı tertil üzere okumalıyız Allahu teala Kur’an-ı Kerim’de Kur’an-ı Kerim’i tertil üzere okumamız gerektiğini açıklamıştır. Kur’an-ı Kerim’i tertil üzere okumak demek; O’nu acele etmeden yavaş yavaş ve üzerinde düşüne düşüne anlayarak okumak demektir. Kur’an-ı Kerim tertil üzere okunmalı ki, O’nu anlayabilmek ve hissedebilmek mümkün olsun. Alimlerimizin birçoğu, tertil üzere okumak denildiğinde tecvid kaidelerine riayet ederek okumayı anlamışlardır. Ancak biz onların bu görüşlerine katılmıyoruz. Çünkü, O’nun manasını anlamadan tecvid kaidelerine uygun bir şekilde okumak Kur’an’ın indiriliş gayesine uygun bir okuma değildir.
6.Kur’an’ı tekrar tekrar okumalıyız. Şeytanın Müslümanlara zararlarından bir tanesi de, Rabbinin emirlerini ona unutturmasıdır. Müslüman şeytanın bu zararını önlemek için Kur’an’la irtibatını hiçbir zaman kesmemelidir. Müslüman, O’nun kitabını bazen nüzul sırasına göre, bazen de Kur’an sırasına göre okumalıdır. Ancak hangi sırayla olursa olsun önemli olan O’nu devamlı okumak zorundayız. Çünkü, Kur’an her okunduğunda O’nun farklı bir yönü ortaya çıkacaktır. Ayrıca tekrar tekrar okunduğunda hemen hemen her kitap insanı sıkarken, Kur’an ilk defa okunuyormuş gibi okuyucuyu sıkmamakta ve O her okunduğunda ayrı bir haz vermektedir.
Her Müslüman, gücü nispetinde Kur’an’ı anlamaya çalışmalıdır. Bunun için kendine uygun bir Kur’an araştırma programı hazırlayarak Kur’an bilgisini artırmanın yolunu bulmalıdır. Kur’an bilgisi edinebilmenin bir çok yolu vardır. Kur’an bilgisi elde edebilmek için aşağıdaki yollardan biri seçilebilir. Kur’an-ı Kerim’deki kelime, kavram ve konuların açıklandığı fihristlerden Alfabetik sıraya göre veya konunun önem sırasına göre araştırma yapılabilir. Önceden hazırlanmış paket bir programla temel islami akideler oluşturulmaya çalışılabilir. Kur’an bilgisi edinmenin daha farklı yöntemleri de vardır. Biz burada sadece bir-iki örnek vermeye çalıştık. Önemli olan Kur’an’ı tekrar tekrar okuyarak O’ndan irtibatı koparmamak ve Kur’an’lı bir hayat yaşamaya çalışmaktır.
Müslüman; her türlü probleminin çözümünü bulabileceği bu kitabı yanından hiçbir zaman ayırmamalıdır. O’nu otururken, yürürken, çalışırken kısaca her halde okuyarak O’ndan gereken faydayı sağlamalıdır. Şimdi akla şöyle bir soru gelmektedir. Kur’an-ı Kerim her zaman diliminde okunabilir mi? Evet! Kur’an her halde ve her zaman okunabilir. Çünkü, Kur’an okumanın belirlenmiş bir vakti yoktur. O, her zaman diliminde okunacak bir kitaptır. Ancak, gece vakti veya seher vakti, O’nu anlamak ve hissetmek için en uygun zaman dilimi olduğundan mümkün olursa, diğer vakitlerde de okuduğumuz Kur’an’ı bu vakitlerde daha çok okumaya çalışmalıyız. Kur’an-ı Kerim’i özellikle gece okuyarak, O’nun ayetleri üzerinde bol bol tefekkür etmeliyiz. Çünkü gece vakti, insanın kendini dinleyebileceği, okuduğu yazıya daha iyi motive olup, anlama konsantrasyonunun en yüksek olacağı zamandır.
7.Kur’an’ı kendi bütünlüğü içinde, yani kendine özgü mantık kurgusunu dikkate alarak okumalıyız. Kur’an-ı Kerim’deki mesajın daha iyi anlaşılmasını sağlamak için çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemlerden bir tanesi de, Kur’an-ı Kerim’in önemli konu ve kavramlarının bilinmesidir. Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasını kolaylaştıracak olan bu kavramlara “Kur’an’ın anahtar kavramları” diyebiliriz. Bu kavramlar tam olarak kavranılırsa mesajın mantık örgüsü de kavranılmış olur.
Kur’an’ın anahtar kavramlarına İbadet kavramını örnek olarak verebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de bazı kavramlar vardır ki, bu kavramlar tarihi süreç içerisinde kültür İslam’ının etkisiyle Kur’ani manasından saptırılmıştır. Bu kavramlara da “Kur’an’ın saptırılan kavramları” adını verebiliriz. Kur’an’ı doğru anlayabilmek için bu kavramları da bilmek zorundayız. Kur’an’ın saptırılan kavramlarını çok iyi bilirsek hidayet yolunda ilerlerken önümüze çıkan saptırıcı tabelalara itibar etmez ve sıratı müstakimden sapmayız. Kur’an’daki saptırılan kavramlara veli kavramını örnek olarak verebiliriz. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinde anlatılan veli anlayışıyla, kültürümüzde anlatılan veli anlayışı birbirinden farklıdır. Çünkü, tarihi süreç içerisinde bu kavramın anlamı saptırılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de gerek konu gerekse de kavramları araştırdığımızda, o konudaki ayetlerin bütününü dikkate almak zorundayız. Aksi takdirde O’nu sağlıklı bir şekilde anlayamayız. Yukarıdaki belirttiğimiz şekillerde Kur’an-ı Kerim’e yaklaşmayıp, O’nun ayetlerinin sadece bir kısmını esas alarak O’na yaklaşanlar O’nu sağlıklı bir şekilde anlayamayacaklardır. Bu yüzden, Kur’an bütünlüğünü bir yana bırakarak sadece belirli sayıda ayetler üzerinde durmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım sonucu Müslümanlar hiziplere ayrılmış ve birbirleriyle mücadele etmektedirler. Bu tür yaklaşımlar, günümüzün Müslümanlarını; fil’i tarif etmeye çalışan ve fil’in dokunduğu her yerini fil zanneden, fil sorulduğunda da “benim dokunduğum yer fil’dir” diyen, kör insanların durumuna düşürmüştür. Bu kör insanlar, fil’in diğer bir organını fil’in kendisi zanneden körlerle tartışmış durmuş yıllarca, hatta yüzyıllarca...Günümüzde de bu durum aynen devam etmektedir. Bir hizip kendi görüşlerini te’yid ettiğini sandıkları ayetleri alıp yorumlamakta, bir başka hizipte Kur’an’daki başka ayetlerin kendi görüşlerini te’yid ettiğini sanmaktadır. Her iki hizipte Kur’an’a bütünlük içerisinde yaklaşamadıkları için birbirleriyle didişip durmaktadırlar. Birbiriyle uğraşıp duran bu hizipçilerin durumuna düşmemek ve Kur’an-ı Kerim’i sağlıklı anlayabilmek için, O’nu bütünlük içerisinde ve kendi mantık örgüsüne göre anlamaya çalışmalıyız.
8.Kur’an’ı önyargılardan uzak olarak okumalıyız. Kur’an-ı Kerim, yüce Allah’ın göndermiş olduğu ilahi bir kitaptır. Bu kitabı anlayabilmek için temel şart; O’nu okuyan okuyucuların önyargıdan uzak olmalarıdır. Gerek tarihte, gerekse de günümüzde birçok kişi mezhep ve hizip önyargısını bırakamadıkları için Kur’an-ı Kerim’i anlayamamıştır. Önyargılarını terk edemeyen insanların büyük bir çoğunluğu, Kur’an’ın evrensel hitaplarını mezhebin ve hizbin dar kalıplarına sıkıştırmışlardır. Mezhepçilik önyargısından kurtulamayan ve insanlara “Sen mukallitsin, ilmihal oku, sakın! meal okuma, okursan sapıtabilirsin” diyen mezhepçilerin ve Kur’an-ı Kerim’e kendi hiziplerinin istismarına maruz kalan ayetleri bulmak için yaklaşan önyargılı hizipçilerin yaklaşımları sağlıklı değildir. Çünkü, O’na bu şekilde yaklaşanlar, O’nu sağlıklı bir şekilde anlayamayacaklardır. Biz Müslümanlar; Allah’ın kitabı olduğunda hiçbir şüphemiz olmayan Kur’an-ı Kerim’e önyargısız yaklaşabilmeli ve O’nu anlayabilmek için elinden gelen gayreti göstermeliyiz.
Kaynak:
ALİ UMUÇ www.aliumuc.com