MUHYİDDİNİ ARABİ VE CEHENNEM AZABI
Cehennem konusundaki sözleri de ibret verici olduğu gibi, hedeflediği kimselerinde ne kadar Kuran’dan uzak ve Kuran’ı anlamamış kimseler olduklarının bir göstergesi durumundadır. Aynı zamanda Kuran’a aykırı olarak söylemiş olduğu diğer sözlerde bu kitlenin durumunu belirlemeye yeterlidir. Zira, Kuran’ın İslam dini öğretisine iman etmiş bir kimse bu sözleri kabul edemez, iddia ettiği sözleri bu konuda şöyledir :
“VII Fass : İsmail kelimesindeki ali hikmetin Aslı.”
“Şiir
- Hakk’ın yalnız va’dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
-Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
- Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez, ikisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetlerinin tatlılığından dolayı azap denir. Bu azap sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk özü koruyan bir şeydir. (Fusûs ül-Hikem, Milli Eğitim Bakanlığı 1962 baskısı ve 1992 yılı baskısı, çev. Nuri Gencosman, Fas. VII .)
(Mütercim “Arap dilinde Azap, Azp kökünden gelir, Azp tatlı ve şirin demektir şeklinde bir izahta bulunmaktadır. Azap kelimesiyle Azp kelimesi aynı manaya gelen kelimeler değildir. Böyle bir izahın Arap luğatı açısından ciddiye alınacak bir önemi yoktur. Cehennem azabı Kur’an’da kendisinden zevk alınmayan müthiş bir acı olarak belirtilmiştir.
“- Hakk’ın yalnız va’dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.” demesi, (aslında bir yönden de alay ediyor) bu konuda Kuran’dan mealen :
- Sakın, Allah’ı peygamberlerine verdiği sözden cayar sanma! Çünkü Allah daima üstündür, intikam alandır! 14/47
- Allah Kuluna kâfi değil midir?. Ve seni ondan başkalarıyla korkutuyorlar. Ve Allah kimi sapıklığa düşürürse artık onun için bir hidayet rehberi yoktur. 39/36
- Ve kime ki, Allah hidayet ederse artık onun için bir sapıtıcı yoktur. Allah, her şeye galip, intikam sahibi değil midir? 39/37
Görüldüğü gibi, Allah intikam alıcıdır ve verdiği hiçbir sözden dönmez, Kuran’dan mealen :
- Ey Rabbimiz!. Şüphe yok ki insanları kendisinde şüphe olmayan bir gün için toplayan ancak sensin, şüphe yok ki. Allah Teâlâ sözünden dönmez. 3/9
Kuran’ın bütün haber verdikleri meydana gelen ve gelecek olan kesin gerçeklerdir. O bir şaka değildir, Kuran’dan mealen :
- Dönüşü olan göğe andolsun. 86/11
- Yarılan yere andolsun ki, 86/12
- O (Kuran) elbette (hak ile bâtılı) ayırt edici bir sözdür. 86/13
- O, şaka değildir. 86/14
- Onlar (onu iptal etmek için) bir tuzak kuruyorlar. 86/15
- Ben de (onları yakalamak için) bir tuzak kuruyorum. 86/16
- Hele sen o kafirlere mühlet ver, biraz bırak onları (başlarına gelecek olanları görecekler. ) 86/17
Sofistin, Cehennem için tatlı, lezzetli ve Cennet gibi hoştur demesine gelince. Bu konuda Kuran’dan mealen :
- Yâ şimdi Rab'binden bir açık delil üzerine olan kimse, kendisine kötü âmeli güzel görünen ve hevalarının ardına düşmüş kimseler gibi olur mu? 47/14
- Takva sahipleri için vâ'd olunan cennetin sıfatı, onun içinde bozulmamış sudan ırmaklar ve tadı değişmemiş sütten ırmaklar ve içenler için lezîz, şaraptan ırmaklar ve süzülmüş baldan ırmaklar vardır ve onlar için orada her türlü meyvelerden vardır ve Rab'lerinden yarlıganma da vardır. -Artık böyle zâtlar- âteşte ebedîyen kalan ve pek kaynar sudan içirilip de bağırsakları parçalanan kimseler gibi midir? 47/15
- Ve Rab'lerini inkâr etmiş olanlar için cehennem azabı vardır. Ve ne kötü gidilecek yerdir o! 67/6
- Oraya atıldıkları zaman, kaynar haldeki uğultusunu işitirler. 67/ 7
- Neredeyse öfkeden çatlayacak olur. Bir topluluğun oraya her atılışında, oranın bekçileri onlara “size bir uyarıcı gelmedi mi? diye sorarlar. 67/8
- Dediler : “Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve : ‘Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ dedik.” 67/9
- Ve dediler ki : “Eğer biz ( onların sözlerini) dinleseydik, yâhut düşünüp anlasaydık, şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!” 67/10
- Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık (Allah’ın rahmetinden) uzak olsunlar, o alevli cehennem ehli. 67/11
- Fakat görmeden Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağış(lama) ve büyük mükâfat vardır. 67/12
Rahmân ve Rahim Allah’ın adıyla
- Bir isteyen, başlarına gelecek azâbı istedi. 70/1
- Kâfirlerin; ki onu savacak yoktur. 70/2
- ( O azâb) yükselme derecelerinin sâhibi Allah’tandır. 70/3
- Melekler ve ruh, miktarı elli bin yıl süren bir gün içinde O’na yükselir. 70/4
- Şimdi sen güzelce sabret. 70/5
- Onlar onu uzak görüyor(lar). 70/6
- Biz ise onu yakın görüyoruz. 70/7
- O gün gök, erimiş bakır gibi olur. 70/8
- Dağlar (atılmış) renkli yün gibi olur. 70/9
- Dost dostun hâlini sormaz. 70/10
- Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdine düştüğünden başkasıyla ilgilenmez). Suçlu ister ki o günün azabından (kurtulmak için) fidye versin oğullarını, 70/11
- Karısını ve kardeşini, 70/12
- Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm âilesini, 70/13
- Ve yer yüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın. 70/14
- Eğer yeryüzünde bulunanların tümü, ve onun bir misli daha zulmedenlerin olsaydı, kıyâmet günü o kötü azâbdan (kurtulmak için) onu mutlaka fidye verirlerdi. (çünkü) hiç hesâb etmedikleri şeyler, Allah’tan karşılarına çıkmıştır. 39/47
- Kazandıkları (yaptıkları) kötülükleri onlara görünmüştür ve alay ede geldikleri şey onları kuşatmıştır. 39/48
Görüldüğü gibi cehennem hiçte sofistin iddia ettiği gibi bir eğlence ve mutluluk yurdu değildir. Ve Allah mutlaka sözünde duran ve mutlaka öç alandır. Azap sözü verdiklerini mutlaka azaplandıracaktır. Bunun aksini söylemek Kuran’daki gerçekleri inkar etmek ve onlarla alay etmektir. Kuran, Allah sözü olup alay edilmekten uzak olduğu gibi, O asla bir şaka değildir.
Cehennem, cennet gibi hoştur demesinin aksine Muhyiddin-i Arabi 10’nuncu fasta, bu sefer cehennem azabını gerçek acı veren bir azab olarak kabul etmesine rağmen bu azabın ortadan kalkacağını ve azabın ortadan kalkmasının verdiği rahatlıkla cehennem ehlinin zevk içinde olacağını söyleyerek evvelki iddiasını sulandırma ve kavram kargaşasına girişiyor.
Şöyle demektedir :
“X Fass : - Cehennemliklerin durumu-”
“Zevk ve nimet, ya çektikleri azabın ortadan kalkmasıyla olur ki bu suretle o azaptan kurtulmaktan duydukları rahat onlar için bir zevk sayılır. Yahut cennet ehli olanların nimet ve sıfatları gibi onlara ayrıca bir nimet verilir.” (Fusûs ül-Hikem, Milli Eğitim Bakanlığı 1962 baskısı ve 1992 yılı baskısı, çev. Nuri Gencosman, Fas. X .)
Bu iddiasının da Kur’an’a uymadığı konusunda, Kur’an’dan mealen :- Suçlular, cehennem azâbında ebedi kalacaklardır. 43/74
- Kendilerinden (azâp) hiç hafifletilmeyecektir. Onlar azâb içinde ümitsizdirler! 43/75
- Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendileri zâlim idiler. 43/76
- (Cehennem muhâfızına) : “Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! (bizi yok etsin) diye seslenirler. (Mâlik) : “Siz kalacaksınız (hiçbir sûrette buradan kurtuluş yok).” dedi. 47/77
- Ateştekiler, cehennem bekçilerine dediler ki : (ne olur) Rabb’inize duâ edin de hiç değilse bir gün, bizden azabı biraz hafifletsin. 40/49
- (Bekçiler: ) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da : Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise) : O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır. 40/50
- Çünkü onlar bir hesap (görüleceğini) ummuyorlardı. 78/27
- Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı. 78/28
- Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışızdır. 78/29
- (Şimdi) tadın (yaptıklarınızın tadın)ı artık size azâptan başka bir şey arttırmayacağız! 78/30
Görüldüğü gibi iddiası Kur’an’a uymamaktadır, sofistlerin iddiaları ve zihniyetleri temelde bu şekildedir her ne kadar birçok örnek daha vermek mümkünse de sadece tekrar olacağından, anlamak isteyen kimseler için bu başlıkta yukarıdaki örnekler yeterlidir kanaatindeyim.
Sonraki sayfa»»