Sağlıklı Bilginin Basit Yöntemi
Dini, kaynağından aracısız öğrenmenin ne kadar elzem olduğunu vurgulayan bir yazı.
Aydın sanılanların bir kısmı da dahil olmak üzere, birçok insan, bilgiyi kaynağından edinmek yerine, söylentileri ya da dolaylı yolları tercih ediyor. Bu yüzden pekçok anlayış tepetaklak oluyor.
İnsanların bakış açıları, kavrayışları, olaylara yaklaşım ve değerlendirmeleri, izahı zor bir aykırılık taşıyor.
Herhangi bir bilgiyi edinmekte, bir olayı değerlendirmekte, son derece makul ve mantıklı bir silsilenin takip edilmesi gerekirken; bu makul prosedür takip edilmediği gibi, tamamen ters bir yol tutuluyor.
Bu tersliklerden biri de, İslam’ı öğrenme konusunda yapılmaktadır. Bu konudaki aykırı yöntem, büyük mahzurlar doğurmaktadır.
Müslüman olsun gâvur olsun, insanların İslam konusundaki anlaşmazlıklarının, yanlış din anlayışlarının baş nedeni, İslam dinini öğrenmek konusunda tutulan yanlış bir yoldur.
Her din, her ideoloji, her felsefi görüş, hatta her teknik bilgi en sağlıklı şekilde kaynağından öğrenilir.
Hristiyanlığın ne olduğunu öğrenmek için, hristiyanlık hakkında yazılan kitaplardan önce, onun neşet ettiği Incil en sağlıklı bilgiyi verir. Yahudiliği en yalın ve dolaysız yoldan ‘Ahd-i Kadim’ veya bugünkü Yahudi zihniyetini oluşturan Talmut, Torah ve Mişna’dan, Marksizmi Karl Marx’ın eserlerinden, Kapitalizmi İngiliz iktisatçı Adam Smith’den en doğru biçimde öğrenebilirsiniz.
Bu bilgileri ikinci-üçüncü elden almaya kalkarsanız, hem yolu uzatmış olursunuz; hem de, ikinci-üçüncü şahısların yorumları karışacağından yanlış bilgilenme ihtimali artmış olur.
Elinizin altında bugünkü İncil dururken, bir rahipten hristiyanlığı öğrenmeye kalkmak kolay, fakat yanlış bir yoldur. Çünkü, öğrendiğiniz hristiyanlıktan çok, o rahibin, Incil’i veya hristiyanlığı yorumudur. Bu yorumlar hristiyanlık konusunda sizi yanıltabilir.
Dinler, ideolojiler ve felsefi görüşler bir yana, bu yöntem, kişileri tanıma ve değerlendirme de bile böyledir. Bir insan hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, en sağlam yol, o kişi hakkındaki rivayetler yerine, onunla yüz-yüze konuşmaktır.
İslam’ı öğrenmenin de en kestirme, en sağlıklı, en kolay yöntemi, bu dinin bozulmamış tek kaynağı olan Kur’an-ı anlamaktır.
İşte bu en basit mantık-i kural teorik olarak kabul görürken, maalesef pratikte işlerlik bulmuyor.
İnsanlar Kur’an’a yaklaşmaktan adeta korkuyor. Kimi müslümanlar, “ ben bilmem şeyhim bilir ” bağnazlığıyla Kur’an’dan uzak dururken, gâvurlar böyle bir külfete girmekten kaçıyorlar. Dolayısıyla bir kör döğüşüdür sürüyor.
Bunun bir sonucu olarak, kimi laikler ‘İslam dini hayata müdahele etmez..’ diyerek, bir hezeyanı tekrarlayıp dururken... Kur’an’dan uzak kalmakta ısrar eden müslümanlık iddiasındaki diğer bir kesim, İslam sandığı asılsız bilgilerin müdafii kesiliyor.
Oysa, Kur’an gibi bir kritere(ölçüye) sahip olmadan, verilen bilgilerin İslam mı yoksa İslam adına bir dizi hurafe mi olduğunu ayırtetmek mümkün değildir.
Esasen, mahiyeti bilinmeyen bir kitab’a iman etmek veya onu inkar etmek büyük bir hamakattır.
Gelin inadı bırakın, Rabbinizden size gelen mesajı bir güzel anlayın ki imanınızın da inkârınızın da bir anlamı olsun.
SONRAKİ YAZI>>>