ANASAYFA

FORUM

HABERLER

ZİYARETCİLER

SORULARINIZ

KİTAP

EFENDİMİZ

NAMAZ

HİKMETLİ KİTAP

FİLİMLER


   
  Tevhid Nesli geliyor....
  e- Toplumların Eceli
 

e- Toplumların Eceli

 

Toplumların da eceli vardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَل فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ {34}

ٌ

“Her topluluk için bir ecel vardır. Ecelleri gelince, ne bir an geri bırakılmalarını isteyebilirler, ne önüne geçebilirler.” (A’raf 7/34)

قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي ضَرّاً وَلاَ نَفْعاً إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ لِكُلِّ أُمَّةٍأَجَلٌ إِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَلاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ {49}

 

“De ki : Allah dilemedikçe benim  kendime ne bir zararım ne de bir yararım olabilir. Her topluluk için bir ecel vardır. Ecelleri gelince, ne bir an geri bırakılmalarını isteyebilirler, ne önüne geçebilirler.” (Yunus 10/49)

Yunus (as)  kavmi gibi, ecel gelmeden hatasını anlayıp dönüş yapan toplumlar, kalan süreyi tamamlarlar. Mesela 200 yıllık ömrü 150 yıla düşürülse, süre dolmadan hatasını anlayıp dönüş yapsa 200 yıllı tamamlamayı hak etmiş olur. “Bu şundandır: Bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah ona verdiği nimeti değiştirmez. Allah işitir, bilir.” (Enfâl 8/53)

Buraya kadar kişinin ve toplumun kendi ecelini kısaltması ile ilgili âyetleri gördük. Şimdi de kişinin başkasının ecelini nasıl kısaltabileceği ile ilgili âyetleri göreceğiz.

 

f- Başkasının Ömrünü Kısaltmak

Musa  aleyhisselam ile Hızır, bir erkek çocuğun, arka­daş­larıyla oynadığını görürler. Hızır, çocuğu öldürür. Musa hemen: “Bir cana karşılık ol­madan suçsuz bir canı öldürdün ha? Çok kötü bir şey yaptın” diye çıkışır. Hızır bunun sebebini şöyle açıklar:

“Oğlanın ana babası inanmış kimselerdir. Onun onları azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korktuk. İstedik ki Rableri onlara, daha temiz ve daha merhametli birini versin. Bunları kendiliğimden yapmış değilim...” (Bkz. Kehf 18/65-82)

Çocuğun eceli gelmiş olsaydı Musa aleyhisselam Hızır’a karşı çıkamaz, o da böyle bir gerekçe ileri süremezdi.

Bu konuda Peygamberimizden gelen bir nakil vardır. Sahabeden Cabir başından geçen bir olayı şöyle anlatmıştır: “Yolculuktaydık, bir kişiye taş vurdu, başı yarıldı. Sonra ihtilam oldu ve arkadaşlarına “benim teyemmüm etmeme ruhsat var mı” diye sordu. Dediler ki, senin için bir ruhsat göremiyoruz; su kullanabilirsin.” Adam yıkandı ve öldü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanına vardık. Durum ona haber verilince dedi ki:

“Allah canlarını alsın, adamı öldürdüler. Bilgisizliğin ilacı sorup öğrenmektir. Teyemmüm etmesi veya yarasına bez bağlayıp meshetmesi ve bedeninin geri kalanını yıkaması yeterdi.”[1]

Adam öldürmelerde de durum aynıdır. Mesela bir mümini kasten öldürene kısas uygulanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Adam öldürmelerde size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Kim öldürülenin kardeşi[2] tarafından bir bedel karşılığı bağışlanırsa, Mârufa[3] uysun ve bedeli güzelce ödesin. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir ikramdır. Kim düşmanlığı bundan sonra da sürdürürse, ona acı bir azap vardır.” (Bakara 2/178)

Kısas, öldüreni öldürme ve yaralayanı yaralama anlamına gelir[4]. O tıpkı kırdığı camı taktırmak gibi, suçlunun verdiği zararı gidermektir. Öleni diriltmek mümkün olmadığından suçluya kısas uygulanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Biz onlara Tevrat'ta şunu yazdık: «Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralar, işte bunların hepsi kısastır. Kim hakkından vazgeçerse, bu onun için keffaret olur. Kimler de Allah Teâlâ'nın indirdiği ile hükmetmezlerse işte onlar yanlış yapmış olurlar.” (Mâide 5/45)

Yaşatan ve öldüren Allah’tır. Onun verdiği hayata kasten son veren kişi suçu Allah’a karşı işlemiş olur. Birinin camını kasten kıran, camı taktırmakla cezadan kurtulamayacağı gibi kasten adam öldüren de kısasla kurtulamaz. Allah, bu suçun asıl cezasını ebedi cehennem olarak belirlemiş ve şöyle buyurmuştur:

وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُّتَعَمِّداً فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً {93}

“Kim bir mümini kasten öldürürse cezası Cehennemde sürekli kalmaktır. Allah ona gazap etmiş; onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 4/93)

Öldürülenin ömrü bitmiş olsaydı katili cezalandırmak anlamsız olurdu. O zaman, adam öldürmeyi yasaklamanın da bir anlamı olmazdı. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Allah’ın dokunulmaz kıldığı kimseyi öldürmeyin, hukuka uygunsa başka. Haksız yere kim öldürülürse onun velisine yetki verdik o da öldürme işinde taşkınlık etmesin.  Çünkü o, yardım görmüştür.” (İsrâ 17/33)

Bunlar, öldürülen kişinin eceli ile ölmediğini gösterir.



[1] Ebû Davûd, Taharet, 127.

[2] Mirasçı yakınları.

[3] Maruf; kısaca güzelliği akıl veya din yoluyla anlaşılan şey şeklinde tarif edilmiştir.

[4] Lisan’ul-arab قصص mad.

Sonraki sayfa»»

 
 
  Bugün 209 ziyaretçi bizimle...  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden