b- Papa: Papa, Havari Petrus’un halefi ve episkoposlar kurulunun lideridir. Bu kurulun bütün Kilise üzerinde tam ve yüce bir yetkisi vardır. Bu yetki, yalnızca Papa’nın rızasıyla ortaya konabilir. Her episkopos, Petrus’un halefi ve episkoposlar kurulunun önderi olan Roma episkoposu yani Papa ile birlik içinde görev yapar. Papa ve episkoposlar kurulu yanılmazdır.
Katoliklere göre Rab İsa, Havari Petrus’u Kilisenin gözle görülür temeli yaptı. Ona Cennetin anahtarlarını verdi. Havari Petrus’un halefi, Roma Kilisesi episkoposu olan Papa, Mesih İsa’nın Vekili ve yeryüzündeki bütün Kilise’nin çobanıdır. Papa, “canların üzerinde Tanrısal atama sayesinde yüce, tam, dolaysız, evrensel yetkiye sahiptir.”
c- Papazlar: Rahip veya Kahin denen papazlar Katoliklere göre “Allah’la ilgili konularda insanları temsil etmek için atanırlar” ve episkoposlarının yönetimi altındaki episkoposluk bölgesinde görev yaparlar. Papazlığın kaynağı Mesih’in bizzat kendisidir. Papazlığı o kurdu; ona yetki, misyon, yönelim ve güç verdi. Papaz, kişisel yetkisiyle insanlara; “seni Baba’nın adına vaftiz ediyorum, seni bağışlıyorum” diyebilir.
Nazianzlı Gregorius genç bir papaz iken şunları yazmış: “.... Papaz kimdir? Papaz gerçeğin savunucusudur. Meleklerle birlikte dikelmekte, başmeleklerle birlikte hamd etmekte, mihrap üzerinde kurbanları sunmaktadır. Mesih’in rahipliğine katılmakta, yaratığı yeniden biçimlendirmekte, yaratığı Tanrı suretine yeniden kavuşturmakta, öbür dünya için yaratığı yeniden yaratmakta, daha da önemlisi kendi tanrılaştığı gibi tanrılaştırmaktadır da.”
8- Vaftiz: Vaftiz, Yunanca suya batırmak demektir. Katoliklere göre Vaftiz, Hıristiyan olmanın ilk şartıdır. Rab İsa, günahların bağışlanmasını inanca ve vaftize bağlamıştır. Vaftiz sırasında alınan bağış öylesine tam ve eksiksizdir ki, ne ilk günahta ne de özgür irade ile işlenen günahlarda silinecek bir şey veya cezası ödenecek bir suç kalır. “Vaftiz, Baba Tanrı’da Oğlu aracılığıyla Kutsal Ruh’ta yeniden doğuşu sağlayan lutfu verir. Çünkü Tanrı’nın ruhunu taşıyanlar Oğul’a yönelirler, Oğul onları Baba’ya takdim eder, baba da onlara bozulmazlık verir.”
9- Günah Çıkarma: Katoliklere göre “yalnız Allah günahları bağışlar”. Bir Kilise ruhanisi “günahların bağışlandı” derken Allah’a ait bir yetkiyi kullanır. Bu sebeple ne kadar büyük olursa olsun Kilise’nin bağışlayamayacağı günah yoktur. Günahları bağışlama yetkisi yalnız Papa’ya ve onun tarafından yetki verilen yerel episkoposa ya da papaza aittir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “... Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir?” (Al-i İmran 3/135) Bunu Katolikler de kabul ettiğine göre Allah tarafından verilmiş bir yetkiye dayanmadan, günah bağışlamaya kalkmaları büyük bir yetki ihlali olur.
10- İlahlar Piramidi: Katoliklere ait yukarıdaki bilgileri değerlendirdiğimiz zaman karşımıza bir ilahlar piramidi çıkar. En üstte Allah vardır. Sonra sırayla İsa, Kutsal Ruh, Meryem Ana, Havariler, Papa, Episkoposlar ve Papazlar gelir. Bunların her birine Allah’a ait yetkiler verilmiş, Kutsal Ruh dışındakiler yarı tanrı, yarı insan sayılmışlardır. Bu, o varlıkları Allah’a ortak koşmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Hahamlarını ve rahiplerini, Allah ile kendi aralarında aracı rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de öyle. Oysa onlara verilen emir, sadece tek bir Tanrı’ya kul olmaları idi. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, onların şirkinden uzaktır.” (Tevbe 9/31)
“Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler tam kâfir oldular. Oysa tek Tanrı’dan başka tanrı yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, onlardan kâfir olanları, elem verici bir azap elbette çarpacaktır.” (Maide 5/73)
Katoliklere göre İsa, Kutsal Ruh, Meryem Ana ve Havarileri Kilise temsil eder. Bu sebeple asıl tanrı Kilise’dir. Onların şu sözleri bunu ispatlamaktadır:
“Kilise, hiyerarşik organlardan ve Mesih’in mistik bedeninden oluşan bir topluluktur. Göksel armağanlarla donatılmıştır. Biri insani diğeri ilahi olan iki farklı yapısı vardır. Kilise insanlıkla Allah arasındaki birleşmenin işareti ve aracıdır. Mesih’e benzeyen kilise görevlileri Mesih’in kullarıdır. Çünkü söyledikleri sözler ve verdikleri ihsan kendilerinin değil, başkalarına verilmek üzere kendilerine emanet edilen Mesih’in sözü ve ihsanıdır.